Pazar, Ekim 6, 2024

Fizan’a Kadar Yolun Var Sözü Nereden Gelir? Fizan Nerededir?

-

Dilimize yerleşen, uzak bir diyar anlatan “Fizan’a kadar yolun var” ya da “seni Fizan’a sürerler” sözü nereden gelmektedir?  Peki gerçekten Fizan diye bir yer var mı?

Bugün Fizan Nerededir?

Fizan’a sürülmek deyimi dilimize 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı’dan gelmektedir. Fizan bugün Libya topraklarında kalan uçsuz bucaksız Çöller ile çevrili bir kent olup, Osmanlı’nın Afrika içlerine kadar uzanan son şehri olma özelliğini taşımıştır.
Peki ” Fizan’a kadar yolun var ” ile ne anlatılmak istenmektedir.
O dönem Fizan (bazı kaynaklarda Fezzân olarak geçmektedir), Osmanlı’da devlet görevinde bulunmuş ve devlet aleyhine Fikri suçlar İşleyen kişilerin idam cezası yerine tercih edilen Sürgün yeri idi. Fizan etrafı çöllerle çevrili olan oldukça zor şartlarda yaşanan ve seyahat imkanı (yaklaşık bir buçuk ay deve sırtında yapılan) oldukça meşakkatli bir bölgeydi. Bugün nüfusu 20 bin civarı olan Libya’nın güneyinde yer alan ve sahile 600 kilometre uzaklıkta bulunan Fizan, Osmanlı döneminde Trablusgarp Beylerliği’ne bağlı bir kent olmakla birlikte o dönem nüfusunun yaklaşık 5000 civarında olduğu bilinmektedir.
Fizan'ın Harita Üzerinde Yeri
Fizan’ın Harita Üzerinde Yeri
Abdülhamit Han döneminde Sultan 2. Abdülhamid devlet aleyhine Propaganda yapan ve devlet görevinde bulunan kişilerin cezası kesinleştikten sonra idam cezası gerektiren suçlarda idam hükmünü uygulamak yerine uzak bir diyar olan Fizan Bölgesi’nin sürmeyi tercih etmiştir. Bu sayede kişi Osmanlı’nın en ücra bölgelerinden biri olan Libya’nın çöllerle çevrenen Fizan’a Sürgün ediliyor ve böylelikle idam edilmek yerine Sürgünde affedilmeyi bekliyordu. Böylelikle devlet aleyhine suçlar işleyen kişi, Fizan’da etkisiz hale getiriliyordu. Bu da o dönem idama göre en makul cezalardan biri olmuştur.

Fizan Nasıl Fethedildi?

İlk olarak 7.yüzyılda Emeviler tarafından fethedilen Fizan bölgesi çeşitli kavimlerde el değiştirirse de 16. yüzyılın başlarında Kuzey Afrika’yı İspanyol işgalinden kurtaran Barbaros Hayrettin Paşa’nın bu bölgeyi Osmanlı’ya bağlaması sonucu Kanuni Sultan Süleyman’ın Trablusgarp’ı hakimiyeti altına alması ile Fizan’da Osmanlı topraklarına bağlanmıştır.

Peki Fizan’a Nasıl Gidilirdi?

Türkiye ile Fizan arası mesafe yaklaşık 4500 km olup, Şimdi dahi o bölgeye otobüsler ile yolculuk oldukça zor olsa da Osmanlı döneminde Fizan’a yolculuk kat ve kat daha zordu. İstanbul ile Fizan arasında tek ulaşım noktası Trablusgarp Limanı olmaktaydı. İstanbul’dan yola çıkan asker eşliğindeki Sürgün ile ceza alanlar, Trablusgarp limanına gemiler ile getirilir ve daha sonra Trablusgarp’tan Develer sırtında çölün içerisinde kum fırtınaları eşliğinde 45 günlük oldukça zorlu bir Yolculuk başlar idi.

O Dönem Fizan'a Ulaşmak İçin Yaklaşık 45 Günlük DeveSırtında Zorlu Çöl Yolculuğu Gerekliydi
O Dönem Fizan’a Ulaşmak İçin Yaklaşık 45 Günlük Deve
Sırtında Zorlu Çöl Yolculuğu Gerekliydi

Zorlu çöl şartları geçildiği takdirde Hayatta Kalanlar Fizan bölgesine yerleşir ve burada yaşamaya devam ederlerdi. Fizan da yaşayan kişiler, etrafının tarıma elverişsiz oluşu ve hayvancılığın da neredeyse olmayışı sebebiyle Doğa şartları ile oldukça yüksek derecede zorluk çeken bireylerden oluşmuştur. Fizan’a sürgün giden cezalı kişiler zamanla aynı yerli halk gibi uzun süre açlık ve susuzluk çekmeye alışmışlardır.

“Seni Fizan’a sürerler bilmiş ol” deyiminin geçtiği Fizan, Bu nedenle Osmanlı döneminde en korkulan Sürgün yeri olmuştur ve bu sebepten dilimize deyim olarak yerleşmiştir.
Fizan Osmanlı sancağının Afrika’ya uzanan en uç noktalarından biri olup, uçsuz bucaksız Orta Afrika topraklarında sömürgecilerin etkisi artmaya başlayınca Fizan’ın önemi de aynı oranda artmaya başlamıştır.
Fizan doğal bir hapishane görevi görmüştür. Çevresindeki uçsuz bucaksız geçilemeyen çölleri ile kaçmanın neredeyse olanaksız olduğu Fizan bölgesinde , Sürgün edilenler bu bölgede etkisiz hale getiriyor ve doğal tecrit alanı görevi görüyordu.
Osmanlı döneminde Fizan’ın tam merkezinde(Mezruk) bir Osmanlı Kalesi bulunmakta ve 300 kadar Osmanlı askeri O bölgeyi kontrol altına almaktaydı.
Bazı durumlarda ise Trablusgarp’a gelen Sürgün edilenler, yoğun siyasi etkileşimin ardından Fizan’a gönderilmekten affediliyor ve Trablusgarp’ta çeşitli görevleri ver diyordu. Padişah İkinci Abdülhamit’e karşı başarısız bir darbe planı tertip ederek sürgün edilen 78 öğrenciden 8’i bu şekilde Trablusgarp’ta bırakılmıştır. (1897)
Aynı şekilde Fizan sürgünleri arasında en meşhur olandan biri olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 4 kurucusundan bir Abdullah Cevdet , 1895’te Fizan’a Sürgün edilmiş, ardından Padişahın Merhameti ile Trablus Merkez Hastanesinde göz doktorluğu Yapmaya devam etmiştir.
Bugün Fizan, Libya’da yaşanan Arap baharı’nın ve Muammer Kaddafi’nin devredilmesinin ardından idari bir bölge olarak ilan edilmiş ve Libya nüfusunun %5 civarındaki popülasyonu Fizan bölgesinde yaşamaktadır. Fizan’ın Bugün toplam nüfusu 250 ile 300 bin civarında olup, harita üzerinde coğrafi olarak geniş bir alan gibi görünse de büyük çoğunluğu çöllerle kaplı olduğu için küçük bir alanda yaşanabilmektedir.
Bugün kuzeyinde Berberiler, güneyinde Hatimiler ve merkezinde de az miktarda Tuareglerin yaşadığı Fizan bölgesinde o dönem Osmanlı’dan sürgün edilen ve bölgeye yerleşerek yerlileşerek, Türkçe’yi unutan hatırı sayılır sayıda Türk’ün olduğu söylenmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Related Stories