Epistemoloji Nedir?
Epistemoloji, felsefenin en temel disiplinidir. Bunun en önemli nedeni, onun diğer bütün disiplinlerin bilgi iddialarını sorgulayıp ilke ve kavrayışlarını temellendirmesidir. Epistemoloji, felsefenin en önemli alt dalları veya disiplinlerinden biridir. “Bilgi” anlamına gelen Yunanca episteme ve “söz”, “akıl”, “bilim”, “açıklama”, “teori” anlamlarına gelen logos sözcüklerinin birleşiminden meydana gelen epistemoloji, Türkçeye bilgi teorisi veya bilgi bilimi olarak çevrilir. Epistemoloji, felsefenin teorik dallarından biridir. Başka bir deyişle o, doğru eylemle veya “iyilik”, “güzellik” benzeri değerlerle meşgul olan veya “olması gereken” üzerinde yoğunlaşan etik, estetik veya siyaset felsefesi benzeri pratik ya da normatif disiplinlerden farklılık gösterir.
Bilgi, Birinci Çağ’dan beri tartışılan bir konudur. Bu konunun felsefi bir sorun olarak algılanması ve temellendirilmeye çalışılması ancak Yeni Çağ’da olmuştur. Bu dönemden itibaren bilgi felsefesi, bilginin kaynağını, değerini ve sınırlarını inceleyen bir felsefe dalı olarak varlığını sürdürmektedir.
Bilgi edinme, bilme ve öğrenme, insanın en temel içgüdüleri arasında yer alır ve onu diğer canlılardan ayıran en temel özelliklerdendir. Bu güdüler, insanın ortaya çıkışından bu yana her yerde ve her zaman insan faaliyetlerini temelden etkilemiştir. Yani bilgi edinmenin ve dolayısıyla bilgi edinmenin tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir.
Felsefenin ilk dönemlerinde insanlar dikkatlerini özneye değil, bilginin nesnesine odakladılar. Bu, felsefenin ilk aşamalarında insanların “bilen özne” ile değil, “bilginin öznesi olan nesne” ile ilgilendikleri anlamına gelir. bkz. felsefi düşüncenin özellikleri
Epistemolojinin Tarihsel Gelişimi
Felsefenin bir “doğal felsefe” olarak ilk olarak İzmir’in güneyindeki Milet kentinde, Akdeniz kültür ortamında ünlü filozof Thales ile birlikte ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Milet Okulu’nun kurucusu Thales, her şeyin kemerinin, yani ana maddesinin “su” olduğunu söylemiştir. Aynı şekilde Anaksimandros, her şeyin kemerinin sonsuz ve sınırsız “aperion” olduğunu söylerken, Anaximenes “hava” demiştir.
Bunlar, nesneye konsantre olan ve yorum yapan düşünürlerdir.
Herakleitos, Parmenides, Demokritos ve Anaxagoras gibi erken dönem Yunan filozofları, bilginin imkânı, kaynağı, sınırları ve ölçütleri hakkında ilk soruları, şüpheleri ve tartışmaları gündeme getirdiler. Sonuç olarak “bilgi” konusu felsefi düşüncenin gündemine geldi; Sofistler, Sokrates ve onu takip eden Platon ve Aristoteles gibi büyük filozofların zamanındaydı.
Epistemolojinin Temel Kavramları
Bilgi felsefesinin temel kavramları; hakikat (hakikat), gerçeklik ve temellendirme. Doğruluk, düşüncenin veya ileri sürülen argümanın amacına uygun olmasıdır. Gerçeklik, zaman ve uzayda var olan her şeydir. Temellendirme, argümanın temelini ve gerekçesini bulma görevidir.
Epistemolojinin Konusu
Epistemolojinin kökeni yaklaşık olarak MÖ 7. yüzyıla rastlar. Thales, doğayı oluşturan temel unsurun ne olduğunu merak etmiş ve araştırmıştır. Doğayı ve onun oluşumunu kavrama çabasından ortaya çıkan bu felsefeye önce “önce felsefe”, ardından “doğal felsefe” ve “metafizik” denilmiştir.
Bu, ilk filozofların varlık ve doğaya odaklandıkları ve doğayı anlamaya çalıştıkları anlamına gelir. Orta Çağ’ın sonuna kadar, bu genel olarak ana araştırma alanıydı.
17. yüzyılda Kolomb’un keşifleri, Rönesans, Reform hareketleri ve yeni bir bilim anlayışının ortaya çıkmasıyla birlikte felsefe, “bilgi teorisi dönüşü” olarak adlandırılan bir döneme girmiştir.
Önde gelen filozoflar, varoluş hakkında bir iddiada bulunmadan önce başka sorular sormamız gerektiğini tartışmaya başladılar. Örneğin: “İnsan neyi bilebilir?”, “Bilgi nedir?”, “Bir şeyi bilmek ne anlama gelir?”, “İnsan bilgisinin sınırları var mıdır?” vb.
Bunun sonucunda bilginin ne olduğunu, nasıl ve hangi yollarla elde edildiğini araştıran bilgi felsefesi (epistemoloji) doğmuştur.
Epistemoloji, Yunanca “gerçek bilgi, sistematik bilgi, doğrulanabilir bilgi” anlamına gelen “episteme” ve zihinsel açıklama anlamına gelen “logos” kelimelerinden türetilmiş bir kelimedir.
Epistemolojinin ana kurucuları Fransız filozof Descartes (Descartes, 1596-1650), İngiliz filozof John Locke (Con Lok, 1724-1804) ve Alman filozof Immanuel Kant’tır (Immanuel Kant, 1632-1704).
Epistemolojinin Temel Soruları Şunlardır:
- Bilgi nedir?
- Bir şeyi biliyorum demek ne demektir?
- Neleri bilebilirim?
- Bilgiyi nasıl elde ederim?
- Bilginin unsurları nelerdir?
- Bilmenin ölçüt ve koşulları nelerdir?
- Bilginin türleri nelerdir?
- Bilginin sınırı var mıdır?
Bilgi Felsefesi (Epistemoloji) Nedir ve Neyi Amaçlar?
Bilginin kazanılması veya uygulanması yerine, doğrudan doğruya bilgi kavramının kendisiyle ilgilenen epistemoloji, dahası felsefenin en temel disiplini ya da alt alanıdır. Felsefenin diğer alt alanları veya disiplinleri arasında, daha önce gördüğümüz gibi, metafizik, etik, bilim felsefesi ve estetik benzeri disiplinler bulunur.
Bütün bu alan ya da disiplinlerin kendilerini belirleyen özel bir konu alanına sahip olmaları açık ve anlaşılır bir şeydir. Bu konu alanı, örneğin metafizik için en genel şekliyle varlığın nihai yapısı veya doğası, etik için iyi hayatın özü ve bilim felsefesi için de bilimsel faaliyet ya da araştırmanın metodolojisi ve sonuçlarıdır.
Bütün bu alan ya da disiplinlerin kendilerini belirleyen özel bir konu alanına sahip olmaları açık ve anlaşılır bir şeydir. Bu konu alanı, örneğin metafizik için en genel şekliyle varlığın nihai yapısı veya doğası, etik için iyi hayatın özü ve bilim felsefesi için de bilimsel faaliyet ya da araştırmanın metodolojisi ve sonuçlarıdır.
Epistemoloji, bütün bu disiplinlerin temelinde yer alır, çünkü söz konusu felsefe disiplinlerinin sistematik kavrayışlarıyla dayandıkları ilke ve kabuller, ancak epistemolojik olarak oluşturulup temellendirilebilirler. Üstelik bütün bu felsefe disiplinleri konuları ve konularının genel çerçevesi içinde yer alan problemlere yaklaşımları bakımından ne kadar farklılık gösterirlerse göstersinler, ortak bir yön yada noktada buluşurlar. Bu ortak nokta ise bu disiplinlerin tek tek her biri tarafından sergilenen bir talep ya da iddia olarak, konu edinilen alanda hakikate erişme, söz gelimi varlığın nihai unsur veya bileşenleriyle, insan için iyi hayatın anlamı yada özüyle ilgili olarak doğru ve sağlam bilgilere ulaşma arzusu ve hatta iddiasıdır.
Epistemolojinin Düşünürleri
Epistemolojiyle enine boyuna meşgul olan ilk filozof, ünlü Yunan düşünürü Platon olmuştur. Ondan sonra da antik Yunan’da başta Aristoteles ve Pyrrhon benzeri Yunan kuşkucularıyla, Orta Çağ’da Aziz Augustinus (354-430), Aquinalı Thomas ile İbn Sina (980-1037) ve Farabi gibi filozoflar bilgi konusunu enine boyuna ele almışlardır. Bununla birlikte, epistemolojinin bir felsefe disiplini ya da dalı olarak esas modern felsefede ve bu arada yirminci yüzyılın analitik felsefesinde öne çıktığı söylenebilir. Bunun nedeni ise elbette, modern uygarlığı belirleyen en önemli şeyin bilim ve bilgi olmasıdır. Bu dönemde, en ön sırada Descartes, Leibniz, John Locke (1632-1704), Hume, Kant ve Russell gelecek şekilde, pek çok filozof bilgi konusuna eğilmiş, epistemolojinin kapsamı içinde kalan problemler üzerinde yoğunlaşmıştır.
Epistemoloji de bilgi kavramını genel olarak ele alır, bilgiyi bilgi olmak bakımından sorgular. O, bilginin insan zihninde nasıl oluştuğunu araştırmaz. Bu, bilim adamlarının ve bilimlerin konusudur. Bilgi kavramının kendisinin incelenmesi ve aydınlatılması, bilginin kazanılması süreçlerinden farklı ve felsefi nitelikte olan bir irdelemeyi gerektirir.
Epistemolojinin Tarihsel Gelişimi
Antik Yunan’dan günümüze kadar olan tarihsel süreç içinde, epistemoloji tarafından ele alınan çok sayıda problem olmuştur. Bilgi konusuna, sadece tarihsel bir perspektiften değil fakat bilgiyle ilgili problemler açısından ya da sistematik bir tarzda yaklaşıldığı zaman, başta bilginin doğası, türleri, kaynağı, imkânı ve sınırlarıyla ilgili problemler olmak üzere, epistemoloji alanını meydana getiren pek çok konu ya da problem olduğunu söylemek doğru olur. Bu problemler, hemen hepsi birbiriyle ilintili olacak şekilde, beş ana başlık altında toplanır.
Bu kategorilerden birincisi, bilginin doğası ve türleri başlığı altında toplanan problemlerden meydana gelen bütündür. İkinci başlık altında, bilginin doğruluğuyla, doğruluğun özünün ne olduğuyla ilgili tartışmalar yer alır. Üçüncü kategoride bilginin kaynağıyla, yani bilginin akla mı, deneyime mi, yoksa bu ikisinin dışında başka bir yetiye mi dayandığıyla ilgili tartışma ve problemler yer alır. Dördüncü olarak bilginin imkânıyla, yani bilginin mümkün olup olmadığıyla ilgili tartışmalar gelir. Beşinci kategoride ise bilginin sınırlarıyla ilgili problemler yer alır.