Pazar, Ekim 6, 2024

Jean Christophe Grangé Psikolojik Gerilim Romanı: Leyleklerin Uçuşu Özet ve İnceleme

-

Psikolojik gerilim herkesin tercih ettiği bir roman türü değil. Ancak dünyada pek çok kişinin tercih ettiği psikolojik gerilim romanlarında adını tarihe altın harflerle yazdıran Jean Christophe Grangé ilginç bir roman daha ortaya çıkardı. 17 Eylül 1994 tarihinde yayınlanan ve 360 sayfa boyunca sizi kitabın içerisinde hapseden “Leyleklerin Uçuşu”nu gelin hep birlikte yakından inceleyelim! Kitap ne anlatıyor? Ne tür mesajlar veriyor? Kesinlikle okunması gereken kitaplar arasında adı bulunan Jean Christophe Grangé Leyleklerin Uçuşu kitabı hakkında sizler için derlediklerimiz şu şekilde:

LEYLEKLERİN UÇUŞU KISA ÖZETİ

Leyleklerin uçuşuş bir katilin peşinde bıraktığı cesetleri çözmek için Avrupa’dan Orta Afrika’ya kadar her yıl göç eden leyleklerin peşine düşen romanın başkahramanı Louise Antioche’yi konu alıyor. Başkahramanımız şüpheli bir ölümü çözebilmek adına leyleklerin peşine düşüyor. Ancak yolculuk sırasında karşısına farklı cesetler ve daha da karanlık hikayeler çıkmaya başlıyor.

Aslında kitabın başında İsviçre’de başlayan olaylar Bulgaristan, İstanbul, İsrail ve Afrika’ya kadar uzanıyor. Bir cinayetten çok daha fazlası olan ve olayların bir türlü durulmadığı bu romana bir kere başladığınız zaman bir daha elinizden bırakamayacaksınız!

LEYLEKLERİN UÇUŞU ARKA KAPAK YAZISI

Göçmen kuşlardır Leylekler. Her bahar Avrupa’ya gelir, yaz sonunda tekrar Afrikaya doğru yola çıkarlar. Ama bu yıl geri dönmeyecekler… Louis Antioche’un kayıp leyleklerin sırrını çözmek için çıktığı yolculuk kısa sürede kabusa dönüşür. Parçalanmış cesetler, nereden çıktığı belli olmayan katiller… Arayışı onu, Bulgaristan’daki Çingene mahallelerinden işgal altındaki toprakların güneşte kavrulan kibutzlarına, Orta Afrika Cumhuriyeti’nin balta girmemiş ormanlarından Kalküta’nın arka sokaklarına kadar götürecektir. Hatta cehenneme kadar…

Sınır tanımayan bir hayal gücü, kusursuz, bir kurgu tüyler ürpertici şiddet sahneleri, nefes nefese bir gerilim: Jean-Christophe Grange’yi bu tarzın zirvesine çıkaran, “Kızıl Nehirler”i dünya çapında bir başarıya ulaştıran bu nitelikler, “Leyleklerin Uçuşu”nda da var.

Korkutucu bir yolculuk, şaşırtıcı bir kitap!

LEYLEKLERİN UÇUŞU ANALİZ

İsviçre’de başlayan ve başkarakterimizin Louis Antioche olduğu bu romanı bir solukta bitireceksiniz. Louise, leyleklerin göç yollarını incelemek için Max Böhm ile çalışmaya başlar. Burada giden ve göç yapan bazı leyleklerin geri dönmemesi kahramanımızın dikkatini çeker ve oldukça şaşırtıcı bulur. 2’li leyleklerin göç yolunu incelemek için ve olayı aydınlatmak için bir seyahat planı düzenlerler. Her şey tamamdır! Ancak seyahatten 1-2 gün önce Max Böhm gizemli bir şekilde öldürülür. Durum, Louise için şoke edicidir. Ancak Max Böhm’ün öldürülmesinin dışında cesedin leyleklerin tarafından parçalanmış olması daha da şoke edicidir. Leyleklerin yuvasında ölü olarak bulunan Böhm’ün durumu Louise için ciddi bir problem olacaktır.

Böhm’ün ölümünün ani bir kalp krizi mi yoksa planlı bir cinayet mi olduğu araştırılmaya başlanır. Bunun için görev Dedektif Dumaz’a verilir. Ceset üzerinde yapılan ilk otopsi sonucunda ilgin. Bilgiler ortaya çıkar. Elde edilen bilgilere göre kurbana kalp nakli yapıldığı ancak bu nakile dair hiçbir resmi verinin olmadığı ortaya çıkar. Vücuda konulan kalbin, vücut ile çok uyumlu çalıştığı da doktorların gözünden kaçmamaktadır. Fakat şöyle bir sorun vardır: O bölgede bu operasyonun yapılabilmesi teknik olarak mümkün değildir. Bu durumda gözler organ mafyasına dönmeye başlar. İşler bu noktadan sonra daha da karışacaktır!

Kahramanımız Louise, yaşanan bu olaylardan sonra planlanan seyahate çıkmaz istemez. Bunun dışında Böhm’ün evine girdiği zaman aslında görmemesi gereken kesilmiş organlara ait bazı resimler görür. Bu durumla karşılaşan Louise seyahatten tamamen vazgeçer. Ancak Dedektif Dumaz, onun bu seyahate çıkması konusunda onu ikna eder. Yola çıkmasını ve yolda karşılaştığı, gördüğü her türlü sıra dışı ve tuhaf durumlar karşısında kendisini bilgilendirmesini ister.

Bunun üzerine Louise, planlanan seyahate çıkmaya karar verir. Burada ilk olarak Minaus ile tanıştığı Sofya’ya gider. Buradaki kuşbilimci olan Rayko ile tanışmak ve görüşmek isterken, görüşmek istediği adamın gizemli bir şekilde öldürülmesi Louise’yi tedirgin eder. Yolundan vazgeçmeyen kahramanımız bir süre daha Sofya’da kalır ancak burada hiç beklemediği bir anda saldırıya uğrar. Ve akabinde burada buluştuğu Minaus’un öldürüldüğü haberini alır. Artık Sofya’dan ayrılma vakti gelince sırasıyla önce İstanbul’a daha sonra da İsrail’e girdi. İsrail’de de Ido isimli bir kuşbilimci ile görüşecek olan Louise’yi burada da kötü bir haber beklemektedir. Buluşacağı Ido’nun önceden öldürüldüğü haberini alır. Ancak Ido’nun kardeşine ulaşır ve Sarah ile tanışır. Kız kardeşi ona Ido’nun yaptığı araştırmaları gösterir. Araştırmaları sırasında ilginç bir durumu fark ederler. Başından bu yana kitaba da konu olan leyleklerin elmas kaçakçılığında kullanıldığı bilgisine ulaşırlar. Leyleklerin ayaklarına küçük taşıyıcı şeritler bağlanarak bu kaçakçılık organize edildiği öğrenilir. Bu durumda kahramanımızın zihninde yavaş yavaş olaylar şekillenmeye başlarken, Louise cinayetlerin aslında neden işlendiğini çözmeye başlar.

İsrail’de buluştuğu ve tanıştığı Sarah gizemli bir şekilde ortadan kaybolur ve Louise burada yeniden bir saldırıya uğrar. Ancak iş bu noktaya geldikten sonra bütün gerçekleri öğrenmek isteyen kahramanımız araştırmalarına devam eder. Buradan Afrika’nın N’djamena şehrine ziyaret düzenler. Buradaki elmas madenlerini keşfeden Louise Otto Kiefer ismini duyar. Burada şaşırtıcı olan Otto Kiefer’in elman madenlerini kontrol ettiği ve öldürülen Max Böhm’ün de bu adam ile çalıştığıydı. Tanıdığı Max ile ilgili farklı bilgilere ulaşan Louise nasıl bir işin içine düştüğünü çözmeye çalışır. Max’in bir kalp hastası olduğu ve buradayken Fransız bir doktor tarafından tedavi edildiğini öğrenir. Olayları artık daha da derinleştirmeye başlayan Louise, tüyleri diken diken eden bir gerçeğe daha ulaşacaktır. Max’ın bir oğlu olduğu ve karaciğer hastalığı ile mücadele ettiğini ancak çocuğun bu hastalığa yenik düştüğü ve öldüğünü öğrenir. Çocuğun kalbi çıkarılarak Max’e nakledildiğini öğrenen kahramanımızın karşısına daha sonra cinayetler çıkmaya başlayacak.

Genç bir kızın öldürüldüğünü gören Louise, artık bunun bir cinayet olduğundan şüphelenmeye başlayacaktır. Olaylarla ilgili daha fazla bilgi almak için araştırmalara başlayacaktır. Öğrendiği bilgiler karşısında artık şaşırmayan Louise, kızın kalbinin vücudundan çıkardığı ve alındığını öğrenir.

Kahramanımız gelişen bu olaylar karşısında artık neler olduğunu yavaş yavaş çözmeye başlayacaktır. Elmas kaçakçılığının düzenlenmesi için leylekler kullanıldı. Max Böhm, bir kalp hastasıydı ve yaşaması için yeni bir kalbe ihtiyacı vardır. Aynı zamanda karaciğer rahatsızlığı yaşayan bir oğlu vardı. Oğlu hastalığa yenik düşünce Max, organ mafyası aracılığı ile kendi oğlunun kalbini yasa dışı bir şekilde alacak ve naklettirecekti. Öldürülmesinin nedeninin ise artık yavaş yavaş sistemin ortay açıklaması olduğu düşünülüyor.

Bütün bu bilgileri öğrenip sindirmeye çalışan Louise geri döner ve hiç beklemediği bir durum ile karşılaşır. İlk cinayette tanıştığı ve soruşturmayı yürüten Dedektif Dumaz da öldürüldü. Ancak yaşanan bu olayların hiçbirinin Louise’yi durdurmadığı gibi bu da durdurmayacaktır. Louise şimdi de Max’ın otopsisini yapan doktor ile görüşecekti. Görüşmede bu sefer şaşırtan bir gerçeği öğrenir. Max’ın kalp nakli olduğunu biliyordu. Naklin Fransız Doktor Senicier’in yaptığını düşünürken, doktorun 1965 yılında öldürüldüğünü öğrenir.

Louise, annesinden bir telefon alacaktır. Annesi ile tanışan kahramanımız olayları artık çözme noktasına gelir. Olayların merkezinde bu kadın bulunmaktadır. Fransız Doktor olan Senicier’in önceden 2 oğlu bulunuyordu. Ancak en büyük oğlunun kalp rahatsızlığı ile mücadele ediyordu. Senicier 2 oğlundan büyüğünü küçüğüne göre daha fazla seviyordu. Bu sebeple büyük oğlunun hatalığını tedavi etmek için küçük oğlunun kalbini büyük oğluna nakletmeyi düşünüyordu.

Ancak eşi bu işi bozacak ve küçük oğlunun ellerini ateşte yakıp onu başkasına verecek olan annesinin bunu yapmamasının sebebi onu korumaktı. Annesi, parmak izi ile erişiminin engellenmesi için küçük oğlunu başkasına verecek.

Senicier daha sonra kendi ölümüne dair bir kurgu düzenler ve yeni bir isim ile kalp rahatsızlığı ile mücadele eden oğluna çare aramaya devam edecektir. Zaman içerisinde annesinin kaçırdığı ve başka aileye evlat verilen küçük oğlanın Louise olduğu ortaya çıkar! Peşinde olan adamın ise kendi babası olduğu romanın en can alıcı noktasıdır..

LEYLEKLERİN UÇUŞU KİTABINDAKİ KARAKTERLER

Leyleklerin Uçuşu baştan sonra okuyan herkesi içerisine çeken psikolojik gerilim alanında başarılı bir romandır. Romanda adı geçen karakterler ve kim olduğunu şu şekilde ifade edebiliriz:

LOUİSE ANTİOCHE KİMDİR: Kitabımızın ana karakteri Louise Antioche’dir. Aslında asıl olaylar onun etrafında dönmektedir. 32 yaşında olan kahramanımız tarih ve felsefe okudu doktorasını bitirdi. Bildiği üzere anne, baba ve ağabeysini bir trafik kazası sonucunda kaybetti. Nelly ve Georges Braesler isimli bir çift onu küçük yaşta evlat edinerek büyüttü.

MAX BÖHM KİMDİR: Kitapta adı geçen Max Böhm, bir cinayete kurban edilerek öldürüldü. Kuş bilimci olan Max’ın öldürülmesi beraberinde pek çok şeyi de peş peşe getirecektir. Uzun yıllar boyunca leyleklerle ilgili araştırmalar yapar ve leyleklerin göç yollarını yakından inceler.

DEDEKTİF DUMAZ: Max Böhm’ün ölmesi üzerinde soruşturmayı devralır ve ölümü araştırır. Ancak kitabın daha sonraki bölümlerinde de kendi ölecektir.

LEYLEKLERİN UÇUŞU FİLMİ

Jean Christophe Grange’nin bugüne kadar kaleme aldığı pek çok eser beyazperdede gösterime girdi. Buna ilk romanı olan Leyleklerin Uçuşu da dahil! En çok satan romandan beyaz perdeye uyarlanan bu eserin beyaz perdeye taşınmış halinin film özeti şu şekilde:

Kuş bilimci olan profesör, yakın zamanda yanında işe başlattığı asistanı Jonathan tarafından bir leylek yuvasında ölür. Polis ilk olarak cinayetten şüphelenir ancak profesörün bir kalp krizi sonucunda öldüğü anlaşılır. Profesör ve Jonathan, ölmeden önce planlandığı gibi leyleklerin Afrika’dan başlayarak göç yollarını takip ederek, sürekli olarak azalan ve kaybolan kuşların gizemini araştıracak.

Yönetmen koltuğunda Jan Kounen’in olduğu Leyleklerin Uçuşu’nun senaristleri Deniz McGrath, Jan Kounen ve Jean Christophe Grange’dir. Başarılı filmin oyuncu kadrosunda ise şu isimler mevcut:

  • Harry Treadaway
  • Clemens Schick
  • Perdita Weeks
  • Antoine Basler
  • Rutger Hauer
  • Danny Keogh
  • Richard Lukunku
  • Grant Swanby
  • Amr Waked

2012 yılında beyaz perdeye aktarılan Leyleklerin Uçuşu 180 dakika boyunca kitabı izleyenlere başarılı bir şekilde aktarıyor!

LEYLEKLERİN UÇUŞU HAKKINDA

Tür: Polisiye, Gerilim, Psikolojik Gerilim
Yazarı: Jean-Christophe Grange
Yayınlanma Tarihi: 2002 (Kitabın ilk yazılması 17 Eylül 1994)
Kitabın Yayınevi: Doğan Kitap
Kitabın Sayfa Sayısı: 360 Sayfa

JEAN CHRİSTOPHE GRANGE KİMDİR?

Günümüzde polisiye, gerilim ve psikolojik gerilim denilince herkesin aklına gelen bir isim olan Jean Christophe Grange romanları ile herkesin beğenisini kazanmaya devam ediyor. 15 Temmuz 1961 doğumlu olan ünlü yazar özellikle polisiye ve gerilim türlerinde roman yazıyor. Yazarlığının dışında senarist ve gazeteci olan ünlü ismin hayatına şu şekilde genel bir bakış atalım:

Grangé’nin bugüne kadar çıkardığı eserleri dünya genelinde 30’dan fazla dile çevrildi. Sorbonne’da edebiyat alanında yüksek lisans yaptıktan sonra bir süre reklam yazarlığı olarak görev yaptı. Fotoğrafı Pierre Perrin ile tanıştıktan sonra iki gazetecilik alanında çalışmaya başladı ve 1989-1999 arasında neredeyse 10 yıl boyunca beraber çalıştılar. Hem dünyayı gezdiler, hem de hazırladıkları haber ile makaleleri dergilere satıp gelir elde ettiler. 1990’lı yıllarda pek çok başarılı haberin altına imza atan iki bağımsız olarak uzun yıllar boyunca çalıştı.

Bundan sonra Grange, ilk romanı olan Leyleklerin Uçuşu’nu kaleme aldı. 1994 yılında yayımlanan roman özellikle eleştirmenler tarafından dikkate değer bulundu. Ancak ne yazık ki okuyucular ve kamuoyu tarafından istenilen ilgi görülmedi. Yazar, daha sonra 1998 yılında ikinci romanı olan Kızıl Nehirler’i ele aldı. Yayımlandıktan kısa bir süre sonra Fransa’da en çok satanlar arasında 1 numara oldu. Bu gelişme çıkardığı ilk romana yaradı. Ertesi yıl Leyleklerin Uçuşu da hak ettiği ilgiyi görmüş oldu.

Daha sonra 2000 yılında Kızıl Nehirler isimli romanı beyaz perdeye taşındı. Yönetmen koltuğunda ise Mathieu Kassovitz bulunuyor. Başrollerini Jean Reno ve Vincent Cassel’in paylaştığı film ülke genelinde 3,5 milyon kişiye ulaştı.

Grangé aynı yıl içerisinde üçüncü romanı olan Taş Meclisi’ni çıkardı. Eylül 2000’de çıkan romanı Fransa’da kısa sürede 150 bin tane sattı. Ülkemizde ise bir yıl sonra satışa çıktı. Yazarın bu romanı da kısa süre içerisinde beyaz perdeye uyarlandı.

2001 yılında vizyonda olan Vidocq filminin senaryosu için Pitof ile birlikte çalıştı.

2 yıl sonra bir diğer eseri olan Kurtlar İmparatorlupu’nu kaleme aldı. Eser 2005 yılında beyazperdeye aktarıldı. Bu filmde Jean Reno dışında Emre Kınay’da rol aldı. Kitap ülkemize 2003 yılında geldi.

2004 yılında Kötülüğün Kaynağı isimli kitap üçlemesinin ilki yayımlandı. Siyah Kan isimli romanları sırası ile Şeytan Yemini ve Ölü Ruhlar Ormanı takip etti. 2008 yılında Koloni raflardaki yerini aldı.

2011 yılında dokuzuncu romanını okuyucularıyla buluşturdu. Sisle Gelen Yolcu çıktı. Bir yıl sonra da Kaiken isimli ile 10’uncu romanını çıkardı.

2015 yılında kökenleri karanlık Afrika ilişkilerine dayanan bir aile öyküsü”nün ilk bölümü olan Lontano isimli eserini yayımladı. 2016’da ise Kongo’ya Ağıt ile bu öykü tamamlandı.

JEAN CHRİSTOPHE GRANGE ESERLERİ VE ÇIKIŞ YILLARI

Le Vol des cigognes (1994)

Türkçe Çevirisi: Leyleklerin Uçuşu (2002)

Les Rivières pourpres (1998)

Türkçe Çevirisi: Kızıl Nehirler (2001)

Le Concile de Pierre (2000)

Türkçe Çevirisi: Taş Meclisi (2001)

L’Empire des loups (2003)

Türkçe Çevirisi: Kurtlar İmparatorluğu (2003)

La Ligne noire (2004)

Türkçe Çevirisi: Siyah Kan (2005)

Le Serment des limbes (2007)

Türkçe Çevirisi: Şeytan Yemini (2007)

Miserere (2009)

Türkçe Çevirisi: Koloni (2009)

La Forêt des Mânes (2010)

Türkçe Çevirisi: Ölü Ruhlar Ormanı (2010)

Le Passager (2011)

Türkçe Çevirisi: Sisle Gelen Yolcu (2012)

Kaïken (2012)

Türkçe Çevirisi: Kaiken (2013)

Lontano (2015)

Türkçe çevirisi: Lontano (2016)

Congo Requiem (2016)

Türkçe çevirisi: Kongo’ya Ağıt (2017)

La Terre des morts (2018)

Türkçe çevirisi: Ölüler Diyarı (2019)

La Dernière Chasse (2019)

Türkçe çevirisi: Son Av (2020)

Le Jour des cendres (2020)

Türkçe çevirisi: Küllerin Günü (2021)

Les Promises (Eylül, 2021)

Türkçe çevirisi: Mermer Adam (Ağustos, 2022)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Related Stories

Mitoloji Kitapları – Mitoloji İle İlgili Kitap Önerileri

MİTOLOJİYE DAHA YAKINDAN BAKMANIZI SAĞLAYACAK 10 KİTAP Mitleri konu alan, doğuşlarını araştıran, anlamlarını inceleyen ve yorumlayan bir bilim olan mitoloji, gerek felsefi perspektifi gerekse tarihi...