Dünya siyasi tarihinde önemli bir yeri olan, hakkında yazılıp birçok dile çevirilmiş kitapları bulunan, Osmanlı Devleti’nden sonra yeni Türk devletinin de kurucu Cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk hakkında kesin olarak bildiklerimizden hangileri gerçekten doğru? Atatürk’ün hayatından izler… Resmi öğretilere alternatif teşkil edecek olan soru ve cevapları ile Atatürk hakkında bilinmeyenler ya da yanlış bilinenler…
1. Atatürk’ün doğum yılı 1881 mi?
Selanik’te doğduğu bilinen Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum tarihi Atatürk hakkında yapılan en büyük tartışmalardan biri olarak günümüze kadar güncelliğini koruyor. Atatürk hayattayken kullanılan tarih bilgilerinde Atatürk’ün 1880 yılı olarak geçen doğum tarihine itiraz etmediği bilinmektedir. Hayattayken yayınlanan lise tarih kitabında doğum tarihi 1881 olarak değil 1880 olarak geçiyordu. Enver Behnan Şapolyo’nun ilk baskısı 1944 yılında yapılan “Kemal Atatürk ve Milli Mücadele” isimli kitabında ; “Köşk’ten Atatürk’ün doğum yılını sorduk. Yaverlik dairesi bize, ’Atatürk 1880 senesinde Selanik’te doğmuştur’ diye yanıtladılar” ifadesini kullanmıştır. Harp okulu yıllarındaki kayıtlarına göre de Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum tarihi Rumi takvime göre 1296 olarak gösterilmektedir. Bu da takriben 13 Mart 1880 ile 12 Mart 1881 dilimleri arasına tekabül etmektedir. Ancak yakın zamanda yapılan araştırmalara göre Atatürk’ün ölümünden 1 yıl sonra 1939’da yayınlanan pullarda da doğum tarihi 1880 olarak belirtilmektedir. Kesin olarak 1880 tarihi ya da yeni ortaya çıkan tartışmalara göre 1877 diyemesek de 1881 yılı da bir o kadar ihtilaflıdır.
2. Atatürk hangi evde doğdu?
Resimlerle aklımıza kazınmış olan pembe bina Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ev değildi. Bu ev Zübeyde Hanım’ın ikinci kocası olan Ragıp Bey’in eviydi. Mustafa Kemal bu evde kalmıştı ancak burada değil, Selanik’te bu eve yakın daha küçük ve sonrasında Yunanistan tarafından yıkılmış bir evde dünyaya gelmişti.
3. Resimdeki Ali Rıza Efendi mi?
Mustafa Kemal’in küçük yaşında babası Ali Rıza Efendi’nin vefat etmesiyle kayıtlardaki bilgiler sınırlıdır. Bununla birlikte fotoğraftaki kişinin kim olduğu kesin olarak bilinmiyor olmanın yanında Atatürk’ün Falih Rıfkı Atay’a “bu bizim peder değil” dediği de aktarılmaktadır.
4. Mustafa Kemal Çanakkale Savaşı’nın başkomutanı değildi
Dünya savaş tarihinin en değerli emsallerinden biri olan Çanakkale Savaşı’nın Başkomutanı dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa’ydı. Enver Paşa’yı savaşta temsil eden kişiler ise Alman General Limon Van Sanders ve Türk ordusundan Esat Paşa ile birlikte Vehip Paşa ve Cevat Paşa’ydı. Savaşta düşman kuvvetlerine karşı konumlandırılan 5. Ordunun komutanı Limon Van Sanders olmakla birlikte 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa’ydı. Nisan 1915 tarihindeki savaş düzenine göre ise Yarbay Mustafa Kemal Mustafa Kemal de sırasıyla 7, 9 ve 19 Tümen komutanı olarak görevini icra etti.
5. Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı sırasında Suud Kralına telgraf çekerek tehdit etti mi?
İnternette pek çok sitede dolaşan “Suudların Peyfamber efendimizin mezarını yıkmak istemesi üzerine ” hikayesine binaen Atatürk’ün 26 Haziran 1919’da Krala çektiği telgrafta ”Suudi Kralı’nın dikkatine; tarafımıza ulaşan haberlere göre Allahın sevgili ve özel kulu,elçisi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın kabrini yıkıp yerini degiştirecekmişsin. O mezarın tek taşına dokunursan kurtuluş savaşını bırakır ordularımla aşağı inerim” şeklinde bir el yazısı olduğu ve bunu telgraf yoluyla ilettiği söylenir. Ancak bu tarihte (1919) Suudi Arabistan isminde bir devlet ve bir Suudi Kralı yoktu. Atatürk ismi ile gönderildiği söylenen telgrafın tarihinde (ki bazıları bu telgrafın 1926 yılına ait olabileceğini de söyler) Mustafa Kemal henüz Atatürk soyadını almamıştı. Soyadı kanunu 1934 yılında kabul edildi. Bununla birlikte el yazısı ile telgraf çekilmez ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusu ile tehdit edildiği vurgulanıyorken böyle bir ordunun 1919 yılında henüz hazır olmadığı da bilinen bir gerçektir. Genel itibari ile Mustafa Kemal’in herhangi bir arşiv vesikası ya da referansına dayanan böyle bir bildirisi, yazısı yada ultimatomu bilimsel olarak kanıtlanabilecek bir iddia değildir.
6. İngiliz Kralı Atatürk’ün elini öptü mü?
Fotoğrafın çekildiği tarih 24 Temmuz 1927 tarihidir. Ve bu tarihte Türkiye’ye bir İngiliz Kralı gelmemişti, böyle bir temas da söz konusu değildir. Bunun yanında İngilizler saygıdan dolayı el öpmezler, nezaket gereği yalnızca kadınların eli öpülür. Ek olarak siyah beyaz olarak çekilen fotoğrafın renklendirmesini gerçekleştiren Ateş Akkor ve Engin Gökdeniz fotoğraftaki kişinin sıradan biri olduğunu ifade etmişlerdir. Gerçek görüşme ise 1936 yılında tüm diplomatik protokollerin tatbik edilmesi ile Kral Edward ve Atatürk arasında gerçekleşti.
7. Vekil maaşı Öğretmen maaşını geçti mi?
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk hakkında dillendirilen efsanelerden biri de Atatürk’e sorulan “Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz, ne kadar yapalım?” sorusuna karşı Atatürk’ün “öğretmen maaşlarını geçmesin” sözüdür. Ancak 1924 yılında gerçekleştiği iddia edilen bu diyaloktan sonra vekil maaşları öğretmen maaşlarına kıyasla birkaç kat artrılmış olup belli kanunlar ile ek giderler de maaşa eklenmiştir. 1929 yılında ise öğretmenler göre 1500 kuruş ile başlarken en yüksek öğretmen maaşı 25 Temmuz 1931 yılında 150 lira olarak ölçülmüştür. Ortalama 90 lira olan öğretmen maaşına karşın 1930 yılındaki vekil maaşı ek giderlerin hesaplanmıyor haliyle net 500 liradır. Cuhmurbaşkanlığı maaşı ise 1765 reşat altını. Oysa Atatürk’ün ilme ve sanata destek olduğu, saygı duyduğu herkes tarafından bilinmekle birlikte bu tür efsaneler ile onun kişiliği zarara uğratılmaktadır.
8. Kemal ismini nasıl aldı?
Atatürk’ün Ahmet Emin’e naklettiği söylenen hikayeye göre Matematik hocası bir gün yanına çağırır ve sınıfta iki Mustafa’nın olduğunu ve bundan dolayı karışıklık yaşandığını söyler. Hocası: “Oğlum, senin de ismin Mustafa, benim de.. böyle karışıklık oluyor, arada bir fark olursa bu sorunun önüne geçeriz” deyip çözüm olarak da ona artık Mustafa Kemal diye seslenir. Peki sınıfta isimleri aynı olan bir öğrenci ile hoca neden karışıklığa sebep olsun? Neticede hiçbir öğrenci hocasına ismi ile hitap etmez. Böyle bir durumda hocaya sadece hocam deneceğinden bir isim karışıklığının yaşanmaması gerekir. Ancak hikayenin aktarımında eksikliğin yapılması ve abartının katılmasından dolayı Atatürk ile hocası arasında geçen diyaloğun yanlış anlaşıldığı görülmekte ve tarih kitaplarında aynı hatalar devam etmektedir. Evet, sınıfta birden çok Mustafa vardır, ancak 2 değil 3 Mustafa söz konusudur. Çünkü hocası dışında sınıfta Atatürk ile birlikte hayatının ilerleyen safhalarında zengin bir armatör olarak tanınacak olan Armatör Mustafa da bulunmaktaydı ve isimler hocadan dolayı değil sınıftaki iki öğrenciden dolayı yaşanıyordu. Hocasının da Kemal ismini kendi babasının (Mustafa Kemal) isminden esinlenerek verdiği hocanın torunu tarafından nakledilmiştir.
9. Masadaki resime 32 Kral 62 Cumhurbaşkanı sığar mı?
Aşağıdaki resim 7 Kasım 1927 tarihinde Rusya’nın Ankara temsilciliğinde çekilen bir akşam yemeğine ait. Tamamının Rus temsilcilerden oluştuğu programda çekilen fotoğraf birçok spekülasyona sebebiyet verdi. Buna göre sadece devlet başkanlarının oturduğu masada Atatürk herkesten çok dikkat çekmekteydi. Peki 1927 yılında dünya üzerinde toplamda 120 kadar devlet olduğunu biliyorsak bu sayının ifade ettiği bir hakikat söz konusu mudur? Hayır. Çünkü resimde toplamda 28 kişi görülüyorken bunların yarısı kadın (muhtemelen temsilcilerin eşleri). Geriye kalan 14 kişi üzerinden kral ve cumhurbaşkanı oranlamasına gidecek olursak fotoğrafın, başta ifade edilen tez ile örtüşmediği ortaya çıkıyor. Zira tekrarlamakta fayda var, program sadece Rus ve Türk temsilcilerin olduğu vesikalarda sabir bulunmaktadır. Ayrıca (32+62) 94 devlet başkanı aynı anda Türkiye’ye hiçbir zaman ziyaret düzenlememiştir.
10. Peki Atatürk’ü nasıl biliriz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk müziği seven, savaştan olabildiğince uzak duran ancak müthiş bir askeri-siyasi zekâya sahip olan, iyi tahsil görmüş, giyinişine ve temsiliyetine dikkat eden bir devlet adamıydı. Kumar oynamayı sevmez, çocuklarla vakit geçirmekten hoşlanır ve hastalığı ilerlemişken bile ilim ile olan münasebetini sürdürmüştür. “Adalet mülkün temelidir(Hz.Ömer)” sözünün kendisine ait olmadığı gibi Atatürk’e mal edilen “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü Hz. Ali’ye, “köylü milletin efendisidir” sözü Kanuni Sultan Süleyman’a, “ya istiklal ya ölüm” sözü ise Şeyh Şamil’e aittir. Ancak bununla birlikte “bu ulusa ve ülkeye hizmet görevi bitmeyecektir, ya da “Öğretmenler! Cumhuriyet sizden düşünceleri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” sözü kesin olarak Mustafa Kemal Atatürk’e aittir. Kaynağı olmayan, ya da doğrudan şahsının bilgisi dahilinde gerçekleşmeyen, gerçekte yaşanmamış vesikaları Atatürk’a mal etmek onun aziz hatırasına zarar verebilir. Bu yüzden Beyaz Tarih olarak yanlış bilinenlerden bir derleme yapmak suretiyle böyle bir çalışma gerçekleştirip dikkatlerinize sunuyor, başta kurtuluş savaşı olmak üzere tarihimizde gösterdikleri mücadelelerinden dolayı Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygıyla anıyoruz.